Evrenol Architects Kurucu Ortağı Mehpare Evrenol, Konsept Projeler Röportajında Yenilenen ve Değişen Konut Tipolojisini Anlattı


Evrenol Architects Kurucu Ortağı Mehpare Evrenol, Konsept Projeler Röportajında Yenilenen ve Değişen Konut Tipolojisini Anlattı


Konsept Projeler’e verdiği röportajda Mehpare Evrenol; pandemi ile değişen konut tipolojisini, kullanıcıların konut tercihlerinde öne çıkan kriterleri, pandemide çalışmanın zorlukları ve avantajlarını Sakarya Serdivan’daki 54. Cadde projesi ve Tahincioğlu Nidapark Küçükyalı projesinden örnekler üzerinden anlattı.

 

Yenilenen ve Değişen Konut Tipolojileri

21. yüzyılda konutlar, sadece kullanıcıların barınma ihtiyacını karşılama aracı olmayıp aynı zamanda bir yatırım aracı, toplumsal yapıdaki statü göstergesi, sosyal güvenlik desteği, ekonomik güvence gibi birçok farklı işlevi de bünyesinde barındırmaktadır. Evin işlevi ile birlikte bireysel konut tercihlerini belirleme kriterleri de farklılık göstermektedir. Kentsel yapıda gözlenen mekânsal ve kültürel değişimlerin konut algıları üzerindeki etkileri tartışılmaktadır. 

‘‘Benim İçin Mimari Her Şeyden Önce Toplu Yaşam Anlamına Geliyor.’’

Evrenol Architects'in kurucu ortağı Mehpare Evrenol, "Benim için mimari her şeyden önce toplu yaşam anlamına geliyor. Kentsel mekânlar pandemi döneminde ufak farklılıklarla da olsa hayatımızdaki yerini tekrar alacak. Bu dönemde teknolojinin desteğine çok ihtiyacımız olacak. Aynı zamanda, açık kentsel mekânların önemi artıyor. Sakarya Serdivan’da yaptığımız, binaların altında eski usul mağazaların bulunduğu, geniş alışveriş caddeleri ve meydancıklarla donatılmış projemiz öncü bir yaklaşım oldu ve çok iyi karşılık buldu. İnsanlar kapalı AVM’ler yerine bu türden bir alışveriş ve yaşam deneyimini tercih etmeye başladılar. Hatta küçük kapalı alanları ama geniş açık alanları olan yeme içme alanları tesis edildi. Pek çok farklı şehirden bu türden projeye talepler geldi. Bu bize, insanların kapalı yere girmektense açık alanlarda dolaşmayı tercih edeceklerini gösteriyor.” sözleri ile yenilenen ve değişen mimaride kullanıcıları nasıl değişimlerin beklediğini dile getirmiştir.

“Ofis Binalarının Salgından Ciddi Şekilde Etkileneceğini Düşünüyorum.”

‘’Ofis yaşamına gelince... Ofis binalarının salgından ciddi şekilde etkileneceğini düşünüyorum. Pandemi devam etse de etmese de insanlar “home office” çalışırken trafikten kazandıkları vakti kendilerine harcamayı sevdiler. Evden çalışılmasına rağmen çalışma performansı teknoloji sayesinde oldukça tatminkar düzeyde. Küçükyalı’da inşa ettiğimiz Tahincioğlu projesi çok sayıda konut bloğundan oluşuyor. Bunun yanı sıra dört büyük ofis bloğu var. Ofis bloklarından iki tanesinin giriş ve çıkışlarını, sirkülasyonlarını değiştirdik. Bugüne kadar hiç yapmadığımız türden bir “home office” yapmaya başladık. Elimizde ofis olarak tasarlanmış derinliği fazla olan henüz projelendirme aşamasında bir bina vardı. Yaptığımız değişiklikle binanın aşağıdan 10-15 katını “home office” haline getirdik. Cepheleri biraz geri çekerek evlerin çevresini tümüyle saracak geniş balkonlar ekledik. Doğramaları açılır doğramalar haline getirdik. İç mekândaki düzende ise kolaylıkla çalışma alanlarına evrilebilecek bir takım yaşam köşeleri oluşturduk. Örneğin, salonda oturma düzeninin belirli bir yerini bir “workstation” haline getirdik. Evlerde 2-3 kişinin yaşadığını düşünecek olursak ki Türkiye ortalaması 3,5’tur, bu istasyonlardan bir tane olması yeterli değil. Dolayısıyla bir sistem geliştirdik. Yatak odasından dış cepheye doğru bir alanı da yine bir “workstation” olarak düzenledik. Bu alan kayar bölmeyle kapanarak yatak hacmi için alan açıyor. Açıldığında ise yatak hacminin açık havayla buluşabileceği bir sisteme geçiyor. Bu, bugüne kadar hiç yapmadığımız, çok yeni bir sistem. Bu şekilde, çalışmayla yaşamı aynı potaya koyduk.’’ diyerek düşüncelerini belirtmiştir.

"Büyük Metrekarelerin Ekonomik Açıdan Zor Erişilebilir Hale Geleceğini Düşünüyorum."

"Büyük metrekarelerin ekonomik açıdan zor erişilebilir hale geleceğini düşünüyorum. Dolayısıyla küçük metrekarelerde yaşayacağız. Odaların fonksiyon çerçevesinde küçülmesini ancak adedinin fazlalaşmasını doğru buluyorum. Ebeveyn odasında giyinme bölümlerini yatak bölümünden tamamen ayıracak bir tasarım yapmaya çalışıyorum. Çünkü giysilerimiz fazlalaştı ve bunlar çeşitli alerjenler taşıyor. Giyinme bölümü odayla irtibatlı olduğu zaman, ebeveyn odası sakinleri bütün gece bu giysilerin üzerindeki alerjenlerle uyumak durumunda kalıyor. Bu doğru değil. Daha küçük metrekareye razı olup oda bölünmeli, giyinme odası ayrı ve havalanabilir bir alan olmalı. Aynı şekilde küçük çalışma odalarının olması gerektiğini düşünüyorum. Örneğin, normalde 12 m2 olan odaları 8 m2 yapmakta hiçbir zorluk görmüyorum. Dolapları kapı dışında bırakmak istiyorum ama henüz buna vakit var sanıyorum, bazı alışkanlıkları değiştirmek kolay değil çünkü. Yatak, dolap ve koltuğun sığabileceği 7,5 – 8 m2 odalar yapalım ama 6 m2’lik çalışma odası da yapalım. Çalışma birimleri yatak odasının içinde olmamalı. 12 m2’lik iki oda ve 16 m2’lik bir ebeveyn odasından oluşan 135 m2’lik 3+1 yaptığımızı düşünelim. Bu odaları bölerek dört ya da beş odaya dönüştürmeyi daha doğru buluyorum. Oda metrekaresinden feragat edip fonksiyonlu alanlar yapmayı öneriyorum. Pandemi döneminde evlere yiyecek tedariki de değişti. Artık daha sağlıklı, organik ürünler tercih ediliyor. Büyük, kapalı mutfaklar yöresel olarak bazı bölgelerde devam edebilir ama modern yaşamlarda açık ve pratik mutfak olmalı. Mutfak içinde yemek masası, ondan ayrı bir yemek masası formülünün artık olmaması lazım. Bir tane yemek masası yeterli. Asıl önemli olan balkona bir yemek masası koyabilmek. Evin tasarımında bu türden farklar olması gerekiyor. Evleri, pek çok fonksiyonu bir araya getireceğimiz küçük alanlara bölüp metrekareleri ekonomik kullanacağımız bir hale getirmemiz lazım."